Türk dili, geçmişten günümüze uzanan köklü bir kültür ve medeniyetin taşıyıcısıdır. Bu çerçevede Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un, “Türklük bir bütündür. Onun bir bütün gibi görünmesine mâni olan bazı sebepler şekli ve geçicidir. Yarın herhalde başka türlü olacaktır.” şeklindeki öngörüsü, 11 Eylül 2024 tarihinde toplanan Türk dünyası temsilcilerinin 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi üzerinde uzlaşmalarıyla gerçekleşmiştir. Bu gelişme, Türklüğün dil ve kültür birliğini pekiştiren önemli bir dönüm noktası olmuştur. Geçmişten günümüze yapılan dil kurultaylarında başta Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülük ettiği “Ortak Türk Alfabesi” Türk milletinin dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik ilkesine hizmet edecek bir gelişme olarak tarihe geçmiştir.
Bir millet, geçmişiyle geleceğini dil, kültür ve alfabe unsurlarıyla tarihe kazır. Bengütaşlar bunun en somut örneklerinden biridir. Bugün geliştirilen Ortak Türk Alfabesi de Türk milletinin ortak değerlerini yansıtan ve milli bağı daha da güçlendiren bir araç olacaktır. Bu alfabe, Türk milletinin farklı coğrafyalarda yaşayan fertleri arasındaki iş birliğini teşvik ederek, onları ortak bir paydada buluşturacaktır. Uzun yıllar “Türkçe konuşan topluluklar” olarak anılan Türk milleti, bu hamleyle kardeşliğin anlamını yeniden keşfedecek ve daha güçlü bir birliğe ulaşacaktır.
Türk dili, bütün lehçe ve şiveleriyle bir bütündür. Ortak alfabenin kabulüyle birlikte dil öğretiminde yeni bir dönem başlayacaktır. Aynı dilin farklı lehçelerini konuşan bireylere yönelik bilimsel temelden yoksun olan “ “İki Dillilere Türkçe öğretimi” yerine “Soydaşlara Türkçe öğretimi” kavramı sağlam bir zemin üzerinde kendini ortak alfabe kabulü ile birkez daha kanıtlamıştır. Bu yönüyle Türkçenin farklı lehçelerinin bağımsız birer “dil” olmadığı görülürken aynı zamanda Türkçenin farklı lehçelerinin birbirine “yabancı dil” olmadığı da görülmektedir. Bu alfabe, Türk milletinin birlik ve beraberliğinin sembolü olacaktır. Çünkü alfabe bir milleti ayakta tutan milli bağın bir parolası ve kültür bayrağıdır.
Hacıeminoğlu’nun dediği gibi, “Türk dili ile ilgilenen araştırmacılar yapı ve şekil meselelerini aşıp, Türkün ve Türkçenin mantık sistemine ulaşmalıdırlar. İşte bu gerçeği dikkate alarak fertlerle değil, oymaklarla, boylarla meşgul olunmalıdır. Ancak o zaman ağacı değil, ormanı görebiliriz.” İşte bu "orman", lehçe ve şiveleriyle bir bütün olan Türk dilidir. Türk dünyasının ortak alfabe ile bir kez daha birliğini hatırladığı bu önemli gelişme, Türk milletinin tarihi bağlarını geleceğe taşıyan güçlü bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Ortak Türk Alfabesi'nin kabulü, Türk milletinin ortak kültürel mirasını koruma ve güçlendirme yolunda atılmış önemli bir adım olup, Türk dünyası için yeni bir dönemin başlangıcını müjdelemektedir.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türk Dünyası Değerlerini Uygulama Merkezi olarak, bu tarihi gelişmeyi destekliyor ve ortak alfabeyi Türklüğün geleceğine yapılan büyük bir katkı olarak görüyoruz.
Kutlu olsun!
Türk budun ilingin törüngün kim artatı udaçı erti?